Aşağıda okuyacağınız dramatik satırlar Odatv haber merkezine bir e-posta ile ulaştı.
Okuduk ve bu sese sessiz kalamayacağımıza kanaat getirdik.
Söylenecek çok şey var lakin biz susuyoruz.
Dilimizi ısırıyoruz.
Sözü Rukiye Özer’e bırakıyoruz…
İki yıldır işletmeciliğini yaptığım Cafe Belle Bistro geçtiğimiz Cuma günü Antalya’da yaşanan fırtınanın akabinde ağır bir hasar aldı.
Oğlum o fırtınada mevtle boğuştu, neyse ki can kaybı olmadan geceyi atlattık.
Antalya Konyaaltı kıyı bölgesi için kırmızı alarm verildi.
Sabah uyandığımızda bütün birikimimizi yatırdığımız işletmeden geriye bir duvar ve çatıdan öteki bir şey kalmamıştı.
Bu yıkıcı facia sonrası çaresizdik.
Aklınıza gelebilecek bütün yollara başvurduk.
Antalya Büyükşehir Belediyesi, Konyaaltı Kaymakamlığı, Antalya Valiliği, AFAD…
Ancak bütün kapılar yüzümüze kapandı.
Bırakın yardım etmeyi geçmiş olsun ziyaretinde bile bulunmadı. Hiç kimse bizi aramadı.
Anet (Antalya İnşaat turizm ve inşaat aş. Birebir vakitte Antalya Büyükşehir iştiraki) Lideri Mesut Kocagöz’e ulaştık.
Görüşmemizde kendisi bana, “Kelin ilacı olsa başına sürer” diyerek, ne akla ne vicdana ne de ahlaka sığmayan bir münasebet ile bizi gönderdi.
Felaketin akabinde can havliyle çalabildiğim bütün kapıları çaldım, lakin hepsi yüzüme kapandı.
Özellikle Büyükşehir Belediye Lideri Sayın Muhittin Böcek’in en yakınlarına ulaştım.
CHP’nin Antalya milletvekillerinden Osman Budak, Rafet Zeybek ve CHP Lokal İdareler sorumlusu Seyit Torun’a en yakınlarım ileti attı ve bu faciamıza ses vermeleri için kendilerini bilgilendirdik.
Ulaştıklarımızdan yalnızca Osman Budak geri dönüş yaparak, “Ankara’dayım, döndüğümde uğrayacağım” diyerek telefonu kapattı.
Muhittin Böceğin danışmanına da ortacılar aracılığı ile ulaşarak durumu aktardık.
Hiçbir biçimde dönüş olmadı.
Felaketin üzerinden altı gün geçti. Ne bir telefon, ne de geçmiş olsun ziyareti… Fırtınanın taşıdığı ; tüm birikimimizi yok ederek evlatlarımın geleceğini gömen kumlar bile hala yerinde duruyor.
Tüm bu gelişmeler yaşanırken, bir teşebbüsümüz olmadan AK Parti İstanbul Milletvekili Serkan Bayram bana ulaştı.
Mucize üzere.
“Yanınızdayız, elimizden geleni yapacağız” diyerek bize takviye oldu.
AKP’den uzaklaşmış ve asla oy vermeyi düşünmeyen muhafazakar bir bayan olarak o an sarsıldım.
Mesele neydi?
Vicdan, adalet, diğerkamlık?
Halkın yanında olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu’nun partisinden; “Yörük” Muhittin Böcek’ten tek bir cevap almak bir yana terslenmek, umursanmamak?
CHP’nin vatandaşa koymuş olduğu bu aranın kapanmayacak yaralara yol açtığını sizlerle paylaşmak isterim.
Günlerdir çaresizce beklediğim, bir selamını, geçmiş olsun dileğini iletmesini umut ettiğim kapılar açılmadı.
Günün sonunda çaresizliğime ses olan bir AK PARTİ vekili oldu.
Demem o ki, halka karışmadıkça, acısını, kaybını paylaşmadıkça bir arpa uzunluğu yol alamazsınız.
Her şeyini kaybeden bir Anadolu bayanın feryadıdır bu satırlar.
Sağ olsun Odatv sesime ses verdi.
